K ile Başlayan Erkek İsimleri

  • Kaanbk. Kağan
  • Kabadayı1. İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse. 2. Yürekli.
  • KabanSavaşçı, dövüşken.
  • Kabil1. Kabul eden, kabul edici. 2. Hz. Âdem’in oğlu.
  • KadaganBuyruk, emir.
  • KadimEski.
  • Kadir1. Kuvvetli, güçlü, kudret sahibi. 2. Değer, onur, kıymet, şeref.3. Allah’ın adlarındandır.
  • KadrettinDinin kudreti, gücü.
  • KadriDeğer, kıymet, onurla ilgili.
  • KafarArkadaş, dost.
  • Kağan1. Hanların hanı, hükümdar. 2. Tarihte Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
  • Kahir1. Üstün gelen, ezen, ezici. 2. Kahreden, zorlayan. 3. Yok eden.
  • Kahraman1. Yiğit, cesur. 2. Bir olayın, serüvenin başlıca kişisi. 3. Sessiz, yumuşak kimse.
  • Kaim1. Birinin yerine geçen. 2. Bir işte sebat eden, direnen. 3. Ayakta duran.
  • Kakınç1. Öfke, kızgınlık, sitem. 2. Vurma, vuruş. 3. Harekete geçiş, ayağa kalkış.
  • Kala1. Kale, hisar. 2. (T.) Atmaca.
  • KalagayAl, kırmızı renk.
  • KalenderGösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan alçak gönüllü kimse.
  • Kalgay1. İzci kumandanı. 2. Tarihte Kırım veliahdına verilen san.
  • Kalkan1. Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık.2. Koruyucu
  • Kalmıkbk. Kalmuk
  • Kalmuk1. Göz kapağı.2. Tüylü yün kumaş.3. Asya’da eski bir Moğol kabilesinin adı.
  • Kam1. Hekim. 2. Düşünür.
  • KamacıTop kaması yapan veya onaran kimse.
  • KamanDağların doruğuna yakın olan yerler.
  • KamanbaySaygın, değerli kimse.
  • KamarHekim, doktor.
  • KambayHekim, tabip.
  • Kamber1. Hz. Ali’nin sadık kölesi. 2. Bir eve çok gelen kimse.
  • Kamet1. Boy, boy bos, endam. 2. Camilerde namaza kalkmak için okunan iç ezan. 3. Ses, gürültü.
  • Kâmil1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili, bilgin. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
  • Kamu1. Bütün, hep. 2. Halk.
  • KanağanÇabuk inanan, kanan.
  • KanakÇabuk aldanan, saf.
  • KanbayKanmış, doymuş, varlıklı kimse.
  • Kanberbk. Kamber
  • KandemirGüçlü soydan gelen kimse.
  • KanerSoyu yiğit olsn kimse.
  • Kanıkİnanç, kanı.
  • KanıkorAteşli, canlı yaradılışta olan kimse.
  • KanıtBir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
  • Kani1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
  • KâniDokunaklı, iğneli söz söyleyen.
  • KansuSoyu su gibi saf ve temiz olan.
  • KansunKansın, inansın anlamında kullanılan bir ad.
  • KanturalıZengin yaşayan.
  • KantürkTürk soyundan gelen.
  • Kanun1. Yasa. 2. Geçerli olan kural.
  • KanverCanlılık kat anlamında kullanılan bir ad.
  • Kapagan1. Çokça kapan, alan.2. 691-716 Yılları arasında hüküm sürmüş olan Göktürk kağanı.
  • Kapar1. Akıl.2. Ruh.
  • Kapçak1. Kale kuşatmasında duvara çakılmış büyük çember. 2. Bayrak.
  • KapkınUygun, düzenli.
  • KaplanKedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan çevik ve yırtıcı hayvan.
  • KaptanGemi yönetimiyle görevli en yüksek görevli.
  • Kara1. En koyu renk, siyah. 2. Zenci, esmer.
  • KaraalpEsmer, kara yağız yiğit.
  • Karabaş1. Hiç evlenmemiş erkek, bekâr. 2. Evlenmeyen rahip. 3. Kışa dayanıklı sert buğday.
  • Karabatak1. Balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri kara tüylü bir deniz kuşu. 2. Geleceğini düşünmeden yaşayan, savurgan.
  • KarabayEsmer, yağız kimse.
  • KarabetYakınlık, hısımlık, akrabalık.
  • KarabeyEsmer, yağız bey.
  • KaraboğaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
  • Karabörüİşini iyi bilen esmer kimse.
  • KarabudunEsmer milletten olan.
  • KarabuğdayTohumları için yetiştirilen bir yıllık bitki.
  • KarabuğraDeve gibi boylu boslu olan kimse.
  • KarabulutKoyu esmer renkte büyük yağmur bulutu.
  • KarabükeyGüçlü güreşçi.
  • Karacabey1. Esmer bey.2. Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk komutanı.
  • KaracakurtYaşlı ve deneyimli esmer kimse.
  • Karacı1. Gönül alan. 2. Gözetleyici.
  • KaraçarKötü ruhlar.
  • KaraçayBir Türk kavminin adı.
  • KaraçelikKuvvetli, güçlü esmer kimse.
  • KaradağBulutlarla kaplı dağ.
  • KarademirGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
  • KaradenizTürkiye’nin kuzeyindeki büyük deniz.
  • KaradoğanEsmer olarak dünyaya gelen.
  • KaradumanSiyah duman.
  • KaraerKara yağız, esmer yiğit.
  • KarahanTarihte bazı kavimlerde hanlara verilen san.
  • KarakalpakOrta Asya’da yaşayan bir Türk boyu.
  • KarakanBir tür dağ ağacı.
  • KarakaşGür ve kara kaşları olan kimse.
  • KarakayaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
  • Karakoca1. Saçı sakalı ağarmayan yaşlı adam. 2. Büyümeden yaşlanan kavruk ağaç.
  • KarakoçDelikanlı, yiğit esmer kimse.
  • KarakoyunUysal, ılımlı esmer kimse.
  • Karakucak1. Sarılma, kucaklama, kavrama, tutuşma. 2. En eski Türk güreş biçimi.
  • KarakurtDeneyimli esmer kimse.
  • KarakuşKartal cinsindan kuşlara verilen genel ad.
  • Karaman1. Esmer, kara yağız insan. 2. Güneybatıdan esen yel.
  • Karamıkbk. Karamuk
  • KaramukDağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı.
  • KaramutKara baht, kötü şans.
  • Karamürsel1. Marmara Denizi kıyılarında işleyen küçük teknelere verilen ad. 2. Marmara bölgesinde Kocaeli’nin ilçe merkezi.
  • Karan1. Kahraman, yürekli. 2. Karanlık.
  • KaranalpKara yağız, kahraman yiğit.
  • KaranbayKahraman, yürekli kimse.
  • KaraoğlanEsmer renkli çocok.
  • KaraörsKuvveti, güçlü kimse.
  • KarasalKara ile ilgili.
  • KarasuAğır akan su.
  • KarasungurSoğukkanlı, sakin esmer kimse.
  • KarasüyekEski Türklerde soylular karşıtı olan halk katmanı.
  • KaraşınEsmer.
  • KaratanŞafak sökmeden önceki alaca karanlık.
  • KarataşSiyah taş, hacerülesvet.
  • KaratayAnadolu Selçuklu devlet adamı.
  • KaratekinEsmer kimse.
  • KaratünKaranlık gece.
  • KarayağızKoyu esmer kimse.
  • KarayelKuzeybatıdan esen, genellikle soğuk yel.
  • Kardeş1. Aynı ana babadan doğmuş veya ana babadan biri ayrı olan çocukların birbirine göre adı. 2. Çok yakın arkadaş, dost.
  • Kargı1. Eskiden silah olarak kullanılan, ucu sivri demirli, ağaçtan yapılmış uzun sırık. 2. Kamış, saz.
  • Kargın1. Taşkın su. 2. Bol, çok. 3. Doymuş, tok. 4. Erimiş buz ve kar parçalarının oluşturduğu akarsu. 5. Çağlayan.
  • KargınalpCoşkulu, taşkın, hareketli yiğit.
  • Karhanbk. Karahan
  • Karık1. Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan bölümler. 2. Karışık, karışmış.
  • KarındaşKardeş.
  • KarlıkKar kuyusu.
  • KarluKarlı.
  • KarlukTürk boylarından biri.
  • KarlukhanKarluk boyunun hanı.
  • KartalKartalgillerden, çok güçlü, iri, yırtıcı kuş.
  • KartayYaşlı, pir.
  • KartekinKar gibi saf, temiz kimse.
  • KasalKibir, gurur, övünme.
  • KasarHatır, gönül.
  • Kasım1. Ayıran, bölen, taksim eden. 2. Kırıcı, ezici, ufaltıcı.
  • Kasırga1. Şiddetli fırtına. 2. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.
  • KâşifBulan, keşfeden, bulucu.
  • KaşkaŞakacı, neşeli kimse.
  • Katı1. Çok, pek, fazla, yeğin. 2. Ağır. 3. Haşin, sert, kırıcı.
  • KatıhanSert, kırıcı hükümdar.
  • KâtipYazan, yazıcı, usta yazıcı.
  • Kavas1. Oklu asker. 2. Ok yapan, okçu.
  • KavçınKonuk, misafir.
  • Kavruk1. Dertli, acı çeken. 2. Sevdalı, âşık.
  • KavurtHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman.
  • KavurtbeyHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman bey.
  • KavurthanHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman hükümdar.
  • Kavvasbk. Kavas
  • KayYağmur, sağanak.
  • KayaBüyük ve sert taş kütlesi.
  • KayaalpKaya gibi güçlü yiğit.
  • KayaerKaya gibi güçlü kimse.
  • KayagünKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
  • KayagündüzKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
  • KayahanKaya gibi güçlü hükümdar.
  • KayarGurur.
  • KayaşAkraba, hısım.
  • KayatekinKaya gibi güçlü kimse.
  • KayatimurKaya ve demir gibi sert, güçlü kimse.
  • KayatürkKaya gibi sert Türk.
  • KaygısızEndişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
  • Kaygusuzbk. Kaygısız
  • Kayhanbk. Kayıhan
  • Kayı1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Sağlam, güçlü, sert.
  • KayıbaySağlam, güçlü, sert kimse.
  • KayıhanGüçlü hükümdar.
  • Kayın1. Kayıngillerderı, kışın yaprak döken, güzel görünüşlü orman ağacı. 2. Kardeş, hısım, akraba.
  • Kayıt1. Araç, eşya. 2. Saban. 3. İş, güç. 4. Kış için ayrılan yiyecek.
  • KayıtmışGeri dönmüş, geri gelmiş, vazgeçmiş.
  • Kaymasbk. Kaymaz
  • KaymazYılmayan, azimli, cesur.
  • Kaynak1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.
  • Kaynarbk. Kaynak
  • KaynarkanCoşkulu, hareketli kimse.
  • Kayraalpİyiliksever yiğit.
  • Kayrabayİyiliksever, saygın kimse.
  • Kayrahanİyiliksever hükümdar.
  • KayralKayrılan, himaye edilen kimse.
  • Kayran1. Orman içindeki ağaçsız alan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
  • Kayser1. Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının sanı. 2. Hükümdar.
  • KayyumEzelî ve ebedî olan, değişmeyen.
  • Kazak1. Göçebe, akıncı. 2. Rusya’da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı.
  • Kazakhanİnatçı hükümdar.
  • KazanOlumlu etkiler bırakan kimse.
  • KazanhanOlumlu etkiler bırakan hükümdar.
  • Kazganbk. Kazan
  • KâzımÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
  • Kebir1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı.
  • KelâmiSöze ilişkin, sözle ilgili.
  • Keleş1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
  • Keleşbay1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır kimse.
  • Keleşhan1. Güzel, yakışıklı hükümdar.2. Yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
  • Keleştimur1. Güzel, yakışıklı, güçlü kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
  • Kemal1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.2. En yüksek değer.
  • KemalettinDinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri.
  • KemandarYay tutan, yay tutucu.
  • Kemter1. Daha aşağı, daha değersiz. 2. Tam olmayan, eksik.
  • Kenan1. Vaat edilmiş ülke.2. Cennet.3. Hazreti Yakup’un ülkesi, Filistin.
  • KentŞehir, kasaba.
  • Kepez1. Yüksek dağ. 2. Mağara. 3. Gelin başlığı. 4. Kuşların başındaki uzun tüyler.
  • KeramettinDinin kerameti, doğaüstü gücü.
  • Keramibk. Kirami
  • Kerem1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
  • Kerim1. Cömert, eli açık. 2. Ulu, büyük.
  • Kermanbk. Kirman
  • Kermenbk. Kirman
  • KervanUzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük. hayvanı katar.
  • Kesek1. Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça. 2. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
  • Kesim1. İki taraf arasındaki kararlaştırılan şey. 2. Biçim, endam, boy bos. 3. Bölüm, parça. 4. Yeryüzündeki sel yarıntıları. 5. Ürün kaldırma mevsimi.
  • Keskin1. Etkili, sert. 2. Görevini iyi yapan. 3. Azgın.
  • KeskinayEtkili, görevini iyi yapan kimse.
  • KeskinelEtkili ve sert kişilikli kimse.
  • KeskinerEtkili ve sert kişilikli kimse.
  • Keşfi1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
  • KeteDüğün armağanı.
  • Keven1. Kimi türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan dikenli bir çalı. 2. Bir tür kahve.
  • KevnîVar olmayla, varlıkla ilgili.
  • Keyİran’da efsanevi Keyyaniler Hanedanı’nın padişahlarına verilen unvan.
  • Keyfiİsteğe bağlı olan, bir kurala bir düzene bağlı olmayan.
  • KeyhanDünya.
  • KezerKahraman.
  • KılavuzYol gösteren, rehber.
  • KılıçUzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah.
  • KılıçalKılıç takın, kuşan anlamında kullanılan bir ad.
  • KılıçalpKılıç gibi keskin yiğit.
  • KılıçaslanKılıç gibi keskin, yürekli kimse.
  • KılıçbayKılıç gibi keskin kimse.
  • KılıçelEli kılıç gibi etkili olan kimse.
  • KılıçerKılıç gibi keskin kimse.
  • KılıçhanKılıç gibi keskin hükümdar.
  • KılınçDavranış, yaradılış, huy.
  • KımızKısrak sütünden yapılan bir içki.
  • KınBıçak, kılıç gibi kesici araçların kabı.
  • KınalpKın-alp.
  • KınayÇok çalışan, etkin, faal.
  • KınaymanÇalışkan, etkin kimse.
  • KınaytürkÇok çalışan, etkin, faal Türk.
  • KınelÇok çalışan, etkin, faal kimse.
  • KınerÇok çalışan, etkin, faal kimse.
  • Kınık1. Kaynak, memba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri.
  • KınıkaslanGayretli, çabalayan kimse.
  • Kınışİstek, arzu, heves.
  • KıpçakXI-XV. yüzyıllarda, Ural dağlarıyla Volga ırmağı arasında yaşamış bir Türk boyu.
  • KıraçBitek olmayan, verimsiz veya sulanmayan yer.
  • KıralpAk saçlı ve sakallı, yaşlı yiğit.
  • Kıran1. Çevre, kıyı, kenar. 2. Ufuk. 3. Tepe, yamaç, bayır.
  • KıranalpDüşmanı bozguna uğratan yiğit.
  • KıranerDüşmani bozguna uğratan kimse.
  • Kırat1. Elmas, zümrüt gibi değerli taşların tartısında kullanılan ölçü birimi. 2. Nitelik, değer.
  • Kıray1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya, yol kesen.
  • KırbayYaşlı, ak sakallı kimse.
  • KırboğaGüçlü, kuvetli yaşlı kimse.
  • KırbörüYaşlı, ak sakallı deneyimli kimse.
  • Kırca1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar. 3. Bora, rüzgârla karışık yağmur.
  • KırdarÖlçülü davranış, sakınganlık.
  • KırdarlıÖlçülü, sakıngan kimse.
  • Kırgız1. Gezici, gezgin. 2. Çoğunlukla Kırgızistan’da toplu durumda yaşayan, Türk soyundan gelen bir halk.
  • KırhanYaşlı, ak sakallı hükümdar.
  • KırmanSaçlarına ak düşmüş adam.
  • KırtaySaçlarona ak düşmüş kimse.
  • KırtekeSaçlarına ak düşmüş kimse.
  • KırtekinSaçlarına ak düşmüş kimse.
  • KıvançerÖvünen, iftihar eden kimse.
  • KıvançlıKıvanç duyan, sevinçli.
  • KıyamKalkma, ayağa kalkma.
  • KıyanDağdan hızla inen sel.
  • Kıyas1. Tutma, denk sayma. 2. Karşılaştırma, oranlama.
  • KızanÇocuk, delikanlı.
  • Kızgın1. Çok ısınmış, ısıtılmış. 2. Kızmış olan, öfkeli.
  • KızgınbeyÖfkeli, kızmış bey.
  • KızgınokKızmış, öfkelenmiş kimse.
  • KızgınyiğitKızmış, öfkelenmiş yiğit kimse.
  • Kızık1. Öfkeli, sert, kırıcı. 2. İstek, heves, arzu.
  • Kızıl1. Parlak kırmızı renk. 2. Altın, para.
  • KızılaslanAltın gibi yüreği olan cesur kimse.
  • KızılateşÇok iyi yanan ateş.
  • Kızılbarsbk. Kızılpars
  • KızılboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
  • KızılbörüGüçlü, kuvvetli, deneyimli kimse.
  • KızıldemirGüçlü, kuvvetli kimse.
  • KızılelmaYeryüzündeki Türklerin birleşip kuracakları ideal ülke veya bütün Türklerin bir araya geleceği ülküsü.
  • KızılkurtDeneyimli, yaşlı kimse.
  • KızılparsGüçlü, kuvvetli kimse.
  • KızıltuğKırmızı tuğ.
  • KızıltunçKrmızı tunç.
  • KızılyalımKızıl ateş.
  • KiçiKüçük.
  • KiçialpKüçük yiğit.
  • KiçihanKüçük hükümdar.
  • KinaşBir iş üzerinde konuşma, danışma.
  • Kip1. Uygun, uyumlu, idareli. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Şık, zarif, biçimli. 4. Kullanışlı.
  • KiperCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
  • KipkurtCanlı, dayanıklı, sağlam, deneyimli, yaşlı kimse.
  • Kiram1. Soylular. 2. Eli açıklar, cömertler.
  • KiramettinDinin uluları, soyluları.
  • Kirami1. Cömertlere, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili.
  • KirmanHisar, kale.
  • KirmanşahKale hükümdarı.
  • Kirmenbk. Kirman
  • Kişi1. Kimse, insan. 2. Sahip. 3. Koca, eş.
  • KişihanHükümdar olan kimse.
  • Koca1. Yaşlı, ihtiyar. 2. Büyük, ulu, yüce.
  • KocaalpYaşlı, ulu yiğit.
  • KocabaşYaşlı, saygın kimse.
  • KocabeyYaşlı, ihtiyar bey.
  • KocademirGüçlü kuvvetli ihtiyar kimse.
  • KocagözGözleri büyük kimse.
  • KocamanÇok iri, büyük.
  • KocataşBüyük taş.
  • KocatayYaşlı kimse.
  • KocatürkBüyük, saygın Türk.
  • KocaünMeşhur, ünlü kimse.
  • Koç1. Damızlık erkek koyun. 2. Sağlıklı, gürbüz genç erkek. 3. Kahraman.
  • Koçak1. Cömert, eli açık. 2. Yiğit, kahraman. 3. Becerikli.
  • KoçakalpCömert, kahraman yiğit.
  • KoçakaslanCömert, kahraman yiğit.
  • KoçakerCömert, kahraman kimse.
  • Koçaş1. Kılavuz, rehber. 2. Yağmur bulutu.
  • KoçayKoç gibi güçlü.
  • KoçboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
  • KoçbörüGüçlü, kuvvetli kimse.
  • KoçerSağlıklı, yürekli kimse.
  • KoçhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
  • KoçkanYiğit, yürekli soydan gelen.
  • Koçkar1. Dövüş için yetiştirilmiş iri boynuzlu koç. 2. Yaban koyunu.
  • KoçsoyGüçlü ve kuvvetli bir soydan gelen kimse.
  • KoçtuğGüçlü kuvvetli savaşçı kimse.
  • KoçtürkGüçlü, kuvvetli Türk.
  • Koçu1. Gelin arabası. 2. Çukur oyuk yer, hendek.
  • KoçubeyKoçu arabasını kullanan kişi.
  • KoçyiğitYürekli, cesur, kahraman kimse.
  • KolatYardım et, yardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
  • Kolçak1. Yiğit, mert, yürekli, koçak. 2. Kola geçirilen kolluk.
  • KoldanKurala uygun, normal.
  • Koldaş1. Bir işi birlikte yapan kimseler, ortak. 2. Yardımcı, arkadaş.
  • KomanUmut.
  • KomutanBir asker topluluğunun başı, kumandan.
  • Konak1. Konuk, misafir. 2. Konuk olunan yer.
  • KonanKonuk, misafir.
  • Kongarbk. Kongur
  • KongarataKumral kimse.
  • KongurSarı ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi.
  • KonguralpKumral yiğit.
  • KongurtayEsmer kimse.
  • Konratbk. Kongur
  • KonukMisafir.
  • Konur1. Açık san, boz, bozla sarı arası renk. 2. Yanık kırmızı, yağızımsı al. 3. Kimseyi beğenmeyen, gururlu, kibirli. 4. Kahraman, yiğit. 5. Süslü, çalımlı, şık, kurumlu. 6. İnatçı, aksi.
  • KonuralpGururlu, kibirli yiğit kimse.
  • KonurataGururlu, kibirli kimse.
  • KonurayGururlu, kibirli kimse.
  • KonurbeyKahraman, yiğit bey.
  • KonurözKahraman, yiğit kimse.
  • Kopan1. Zafer kazanan. 2. Ortaya çıkan, harekete geçen.
  • KoparalKopar ve al anlamında kullanılan bir ad.
  • Kopuz1. Boğaz, dar yer. 2. Ozanların çaldığı eski bir telli Türk sazı.
  • Kor1. İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası. 2. Kırmızı. 3. Sıra, dizi, altın dizisi. 4. Dere.
  • Kora1. Eski. 2. Anahtar. 3. Karda açılan ince yol. 4. Olgunlaşmamış üzüm, koruk.
  • KoralSınır muhafizı.
  • KoralpAteşli, canlı, hareketli yiğit.
  • KoraltanAteşli, canlı, hareketli hükümdar.
  • KoramazKimseyi beğenmeyen, mağrur kimse.
  • KoraslanAteşli, canlı, hareketli yiğit kimse.
  • KorayAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KorçakHeykel.
  • KorçanÇağlayan.
  • KordayKuğu kuşu.
  • KorelAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KorerAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KorganKale, hisar.
  • KorgünAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KorhanAteşli, canlı, güçlü hükümdar.
  • KorkanKor gibi ateşli, dinamik, hareketli soydan gelen kimse.
  • KorkmazHiçbir şeyden korkmayan, yılmayan, cesur.
  • Korkut1. Büyük dolu tanesi. 2. Cin, şeytan gibi hayalî yaratıklar. 3. Korkusuz, yavuz, heybetli.
  • KorkutalpKorkusuz, yavuz, heybetli yiğit.
  • KorkutataKorkusuz, yavuz, heybetli ata.
  • KormanKor gibi ateşli, canlı, hareketli kimse.
  • KortakGüzel, gösterişli, endamlı.
  • KortanAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KortaşAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KortayAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KorucuOrman vb. bekçisi.
  • KoruganKale, hisar.
  • KoryakOdun veya kömürü kor duruma gelinceye kadar yak anlamında kullanılan bir ad.
  • KoryayAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KoryiğitAteşli, canlı, hareketli kimse.
  • KoryürekAteş gibi sıcak yüreği olan.
  • KoşalKoş ve al anlamında kullanılan bir ad.
  • KoşukKoşma, şiir, türkü.
  • KoşukhanBir arada olan hükümdarlar.
  • KoşuktekinBir araya gelmiş hükümdarlar.
  • KotuzGururlu, kibirli.
  • KotuzhanGururlu, kibirli hükümdar.
  • Koyak1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ üzerinde otu bol olan, bitek, çukur yer.
  • Koygun1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan.
  • KoytakRüzgâr almayan çukur yer.
  • KoytanDağ bucağı.
  • KoytukOyuk, çukur, siper
  • Kozak1. Kozalak. 2. Ham meyve. 3. Güneş görmeyen, gölgede kalan yer.
  • KöçeriGöç sırasında doğan çocuk.
  • Kök1. Dar ve derin dere. 2. Gürbüz, sağlıklı. 3. Gök. 4. Asıl, kök, köken
  • KökelKök-el.
  • Köken1. Bir şeyin çıktığı dayandığı temel, biçim, neden veya yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata.
  • KökerKöklü soydan gelen kimse.
  • Köklemİlkbahar
  • Köklü1. Soylu, görgülü. 2. Varlıklı, kuvvetli.
  • KöksanTanınmış, ünlü ad.
  • KöksoyTanınmış, ünlü soydan gelen kimse.
  • KöksuAslı, soyu su gibi temiz ve saf olan.
  • KöksürSoyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
  • Kökşin1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca.
  • Köktanbk. Kökten
  • KöktaşAynı soydan gelenlerden her biri.
  • KöktaySoylu bir aileden gelen kimse.
  • Kökten1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu.
  • KöktürkTarihteki ilk Türk devleti.
  • KömenHayal.
  • KöniDürüst, doğru, samimi, içten.
  • Körklübk. Görklü
  • KöroğluÜnlü Türk halk öyküsünün kahramanı.
  • Köse1. Bıyığı sakalı çıkmayan erkek. 2. Cılız, bodur. 3. Yeni evlenmiş erkek, güvey.
  • KöstenIlıca.
  • Köşek1. Deve yavrusu. 2. Torun.
  • KöşkerKunduracı.
  • KöymenKöylü.
  • Köz1. Kor, ateş koru, kızıl ateş parçası. 2. İçinde küçük küçük kor parçalan bulunan kül.
  • KözerGören kimse.
  • KubatKaba, şişman, biçimsiz.
  • KubilayÜnlü bir hükümdar.
  • KudayTanrı.
  • Kuddus1. Temiz, pak. 2. Tanrı adlarındandır. 3. Kutsal, kutlu.
  • KuddusiKutsal niteliklere ulaşmış olan kimse.
  • KudretullahTanrı’nın gücü.
  • KutluUğurlu, kutsal, mutlu.
  • KutlukUğurlu.
  • KuyaşGüneş.
  • Kuzey1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. 2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
  • Kürşadbk. Kürşat
  • Kürşat1. Yiğit, alp.2. Göktürk prenslerinden birinin adı.